Sizi Arayan Polis mi, Dolandırıcı mı?
Modern Zekâyla İşlenen Bir Suçun Anatomisi
“Adınızı biliyorlar. Hangi bankada hesabınız var, ne kadar paranız var, hangi şubede işlem yaptınız – hepsine hâkimler. Ve bir gün sizi telefonla arıyorlar. O andan itibaren siz artık hedefteki kişisiniz.”
1. Yeni Nesil Dolandırıcılık: Kılık Değiştirmiş Tehlike
Teknoloji geliştikçe, suç yöntemleri de daha karmaşık bir hâl alıyor. Artık dolandırıcılar, kapı kapı gezmek ya da e-posta göndermek yerine, doğrudan bir devlet görevlisi gibi davranarak insanların hayatlarına giriyorlar. Arıyorlar, inandırıcı konuşmalar yapıyorlar, hatta ses tonlarından arka plan efektlerine kadar her şeyi planlıyorlar.
Bugün birçok kişi kendisini polis, savcı, banka müdürü gibi tanıtan kişilerin ağzından çıkan şu cümlelerle karşı karşıya kalıyor:
“Kimliğiniz suçta kullanıldı.”
“Sizin yardımınızla bir çeteyi çökertiyoruz.”
“Savcılıktan izin alındı, bankadaki paranız koruma altına alınmalı.”
Ve ne yazık ki bu söylemlerin ardında organize suç şebekeleri var. Üstelik hedef aldıkları kişiler genellikle; emekli, yalnız yaşayan, devlet otoritesine güven duyan ve iyi niyetli insanlar oluyor.
2. Korku, Yalnızlık ve Manipülasyon
Bu dolandırıcılık türü yalnızca maddi değil, aynı zamanda psikolojik bir suçtur. Kurbanlar, farkında olmadan iradelerini de teslim eder. Sizi dinlemeyen, sorgulamanıza izin vermeyen, sürekli hatta kalmanızı isteyen bu kişiler; güven duygusu ile korku arasında gidip gelen bir baskı yaratır.
Şüpheli, sürekli size direktifler verirken; “devlet sizden yardım bekliyor” algısını canlı tutar. Mağdur, bir noktadan sonra, dolandırılmaktan değil “yanlış yapmaktan” korkar hâle gelir.
Ve böylece sadece paralar değil; yılların emeği, güveni ve huzuru bir anda yok olur.
3. Hukuki Açıdan: Bu Suç Nasıl Değerlendirilir?
Bu tür vakalar Türk Ceza Kanunu’nda “nitelikli dolandırıcılık” başlığı altında değerlendirilir. Özellikle;
TCK 158/1-f-g: Kamu görevlisi sıfatı kullanılarak ve bilişim sistemleri vasıtasıyla dolandırıcılık.
TCK 136: Kişisel verilerin hukuka aykırı biçimde elde edilmesi ve paylaşılması.
TCK 220: Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme veya bu örgüte üye olma.
Ayrıca bu olaylar sıklıkla, kişisel verilerin sızdırılması nedeniyle Veri Güvenliği ihlallerini ve bankacılık sistemindeki zafiyetleri de gündeme getirir. Soruşturmalar yalnızca fail şahıslara değil, bu verilerin nasıl elde edildiğine dair kurum içi ihmallere de yönelmelidir.
4. Kimse Kendini Suçlamamalı – Bu Bir Zayıflık Değil
Toplumda hâlâ sıkça karşılaşılan bir yanlış yargı var: “Nasıl inanmış, nasıl vermiş?”
Oysa bu suç tipi, bir akıl zayıflığından değil, karşı tarafın ustalığından kaynaklanır. Suçlular profesyonelce çalışır; teknik bilgiden psikolojiye kadar çok yönlü bir hazırlıkla hedef seçerler. Bu nedenle dolandırılan kişinin kendini suçlaması değil, destek istemesi gerekir.
5. Ne Yapmalıyız?
Bu tür dolandırıcılıklara karşı bireysel ve toplumsal anlamda alınabilecek önlemler vardır:
Kişisel Tedbirler
Emniyet, savcılık, banka gibi kurumlardan gelen aramalarda asla doğrudan bilgi paylaşmayın.
Resmî birim sizi arıyorsa, görüşmeyi sonlandırıp ilgili kurumu kendiniz geri arayın.
Kimlik görüntünüz veya banka bilgilerinizi taşıyan belgeleri çöpe atarken bile parçalayın.
Yakınlarınızı bilgilendirin, özellikle yalnız yaşayan yaşlı bireyleri düzenli kontrol edin.
Kurumsal Sorumluluk
Tapu, banka ve nüfus gibi veri tutan kurumlar kişisel veri güvenliğini azami dikkatle korumalıdır.
Bankalar, yaşlı ve yüksek tutarlı işlemlerde risk alarmı sistemlerini devreye sokmalıdır.
Kolluk kuvvetleri, bu tür suçlara karşı daha görünür kamu bilinci kampanyaları yürütmelidir.
6. Sonuç: Farkındalık En Güçlü Koruyucudur
Bu yazı, bir mağduriyetin öyküsü değil; benzer olayları önlemek için kaleme alınmıştır. Çünkü bu olaylar yalnızca televizyon haberlerinde, gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan istisnai hikâyeler değil. Bu, kapımıza kadar gelen yeni bir suç dalgasıdır.
“Dolandırıcılık, yalnızca cüzdanınızı değil, güven duygunuzu da alır. Ve güvenini kaybeden bir insanı iyileştirmek, parasını geri vermekten daha zordur.”
Etrafınızda yaşlı, yalnız, teknolojiyle barışık olmayan biri varsa, bir gün onun telefonu çaldığında, bu yazıyı hatırlamasını sağlayın.
Kamu Görevlilerine Çağrı: Güvenin Temsilcisi Olmak Sadece Üniformayla Değil, Tutumla Olur
Bu tür dolandırıcılık vakalarında mağdurların en büyük zayıf noktası, devlete duyduğu güven oluyor. Bu güven, onların değil; bizim ortak mirasımız. Ne yazık ki dolandırıcılar bu mirası istismar ediyorlar. Bu yüzden kamu görevlilerine, özellikle de banka çalışanlarına, tapu memurlarına, nüfus müdürlüğü personeline, kolluk kuvvetlerine büyük bir sorumluluk düşüyor:
⚖ Sizlerin Dikkati, Bir Suçu Önleyebilir
Yaşlı bir vatandaş, yüksek meblağlı işlem yapıyorsa ve tedirgin görünüyorsa: Sorun, göz teması kurun, gerekirse müdürünüze haber verin. Telefonu açık bir şekilde çantasında açık olduğu için gerekirse müşteri ile yazılı olarak iletişim kurun.
Vatandaş gizli konuşmalar yapıyorsa ya da sürekli telefonda birileriyle yönlendiriliyorsa: Dikkate alın, bilgi paylaşmadan işlem yapmakta ısrarcıysa, durumu raporlayın.
Kurum dışına bilgi sızabileceğini düşündüğünüz her durumda: Etik Kurul’a veya üst yönetime bildirin.
Kurumların Yükümlülüğü Sadece İşlem Yapmak Değil, Vatandaşı Korumaktır
Bugün 70 yaşındaki bir vatandaş, bir tapu memurunun ekranına baktıktan sonra telefonla aranıyorsa, bu sadece bireyin değil, kurumun da sorumluluğudur.
Veri güvenliği, sadece bilgi işlem biriminin değil, her kamu personelinin ortak sorumluluğudur.
Her Kamu Görevlisi, Bir Güven Alanıdır
Vatandaşın “başka bir devlet görevlisi beni aradı” demesiyle başlayan bir dolandırıcılık zinciri, sizin uyanık bir bakışınızla kesilebilir. O yüzden bir kamu personelinin dikkati bazen en etkili güvenlik kamerasından daha kıymetlidir.
Bazen bir insan sadece birinin ‘dikkat et’ demesine ihtiyaç duyar. Belki de tam bu satırları okurken, o kişi sizin yakınınızdadır.
Bizler, hukukun yalnızca bir hak arama aracı değil; aynı zamanda toplumsal farkındalık ve koruma refleksi olduğuna inanıyoruz. Temennimiz odur ki; hiçbir vatandaşımız böylesi acı bir deneyimi yaşamadan önce gerekli desteği alabilsin. Kamu kurumlarımızın dikkati, bireylerimizin farkındalığı ile birleştiğinde, bu tür suçlara karşı hep birlikte daha güçlü durabiliriz.
Av. SEDANUR TURAL